Saturday, March 24, 2007

CANIM ARKADAŞIMIN ARDINDAN..

"Bir elimde tabanca,
bütün dualarım delik deşik"

yanlız bırakma beni bu paragrafın başında,dilim dönmediği için birkaç sözcük kaçırmışsam yazılan sayfalardan suçlama beni..
bir masal doldurmaz bu boşluğu..
bu dünyanın çıplaklığına bakmaktan nefret ederdik,utanmadan bende bakıyorum artık bak.. gözümün önünde soyunuyor hayat,her bir zerresini görüyorum...
gerçeği taaa gözümün içine baka baka koyuyor önüme...
yoksun artık..
ardından canım arkadaşım; yazmaya cesaret edemediğim her satırı zorla yazdırıyor ruhum bu gece, harflerle sana dokunmak istiyor bir kez daha..
ardından canım arkadaşım; daha durmadan dönen bu dünya bizi nereye sürüklerse sürüklesin burda,benimle olduğunu biliyorum..
ve biliyorum ölüm çok iri bir sözcük değil...
bazen yorulduğum anlarda resminle konuşuyorum, bak diyorum bugün açık çarşıya gidip beğendiğin çantayı binlerce kez seyredip seyredip sevdim..üstelik hala indirime girmemiş biliyormusun..
bugün batik magzasına da girdim,hani o kırmızı kazagının aynısının kremini begendim , ellerimin arasında tuttum dakikalarca,sonra cıktım..
ama affet dostum sensiz anlamı yok...
yokluğun çok koyuyor bu sıralar,hani böyle zaman zaman dalıp gidiyor insan,belki biraz ağlamaklı.. arkadaşlarım kızıyorlar,diyelim halimden korkuyorlar.. oysa korku nedir gülüm... ansızınlığın altüst edişi kadar güçlü mü? biraz durgun kaldıysam affet,kızardın ya bana hadi gül tuğçe yaaaa herşey çok daha güzel olacak derdin,ah be prensesim;
ne söylesem içim acıyacak,
nasılsa vuracak yokluğun bi yerden,
bir magza vitrininden, belki bir dost sesinden,
masamın üsütnde kalan tokandan , yada unuttuğun çoraplarından..
bir yerden kanıyacak yaram.... çok kanıyacak....
bak bugün en sevdiğin parfümü kokladım,ve balığın yanında pilav yemenin seninle gülüşmenin nekadar huzur verici olduğunu birkez daha düşündüm...
birkaç gün geçti,birkaç hafta yokluğunda güzel kız,
ben mahzun kaldım
kocaman kardan adam yaptı içime bir çocuk,
ölünü şiirle yıkadım..
bir gölgeyi özlemek ne demektir bilirmisiniz?
öldüğün gece yattıgın yastığı okşadım...
çok şey öğrendim ama prenses, acının ortasında acısız olmayı,çığlıklarımda susmayı..
ben işte böyle gecelerde bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
dualar buldum içimde ezberlenmiş,
ve ben güzel kız,birlikte yere inebilirim dediğim dostumu aradım..
bütün kkardeşlerin yüzünde bir şiir aradım...
dilimin dönmediği duaları sayıkladım geceleri...
belki hiçkimsenin anlayamıyacağı kadar çok konuştum avuçiçlerimle,seninle,eskisi kadar çok..
ah be güzel kız dedim;
ah be bebek yüzlüm;
gelmeyişine mi üzülmeliyim, yoksa sana ısrar etmeyişimde kendimi mi suçlamalıyım?
bir bakışına dünyayı feda edebilecek insanların yüzlerine bakamayışıma sende üzülüyorsun öyle değil mi?üzülme gül yüzlüm,ben canımı çıkartıp versem acılarını dindiremem biliyorum,ama kul değilmiyiz,düşünüyoruz hepimiz..
hani elimde olsa,annenin kucaklarına seni gülen yüzünle koymak istemezmiyim?
hadi yanlız bırakma beni bu paragrafın başında..
yazarken eksiliyor ruhum daha fazlasına dayanamayacağım...
güzel kız;
seni özlüyorum..
ölüm çok iri bir sözcük değil belki,kasımpatıları kadar acı kokuyorum biliyorum,
ama duyamadan gittin diye söylemek istiyorum..
ablan staj işini ayarlamış,italya ya gitmen için konuşmuş arkadaşıyla...
yaşasaydın,çok mutlu olurdun gözlerin parıldardı biliyorum..
hadi yine gül ..
içim ısınsın prenses....