Sunday, April 8, 2007

RÜYALARIM DAHA GERÇEK




Rüyalarım Daha Gerçek

Bir varmış, bir yokmuş diye başlamıyor benim hikayem. Çünkü dengede değil hayatım: olmayanlar, olanlardan her zaman daha fazla. Ama olmayanların ağırlığını hissediyorum. Hayallerimi taşımak, gerçekleri taşımaktan daha zor. Yoruyor çoğu zaman ama ben onları daha çok seviyorum. Kimse zoru severim düşüncesine kapılmasın. Hayır. Bir şeyin zor olduğunu bilmek aynı zamanda onun benden o kadar uzak olduğunu bilmem demektir…

Bu hayallerle kendime bir dünya yarattım, yerçekimi olmayan. Uçmayı istiyorum çoğu zaman. Ve onunla bulutlara uzanmak, sonsuza dek sadece meleklerin görebileceği bir yerde onunla olmak…. İşte bu yüzden istemiyorum uyanmayı. Biliyorum uyandığımda ona tutunamayıp şiddetle yere çarpacağım. Bunun acısı fani olmak kadar gerçek olacak.

Neden mi gökyüzünde? İnsanların birbirlerini nasıl kandırdıklarını, nasıl yalanlar anlattıklarını, nasıl birbirlerini kırdıklarını bildiğim bir yeryüzünde onun yaşamasını istemediğim için. Hem neden kara bulutların altında içini karartsın ki, bulutların üstünde yaşamak varken. Keşke mümkün olsa; onu da tutup kolundan çeksem rüyama. Sonra beklesek, bulutlara eşlik etsek ve kaybolup nerede olduğumuzu bilmesek. Zaman kavramını kaybedip gelecekte ne olacağız diye düşünmesek… Dünyada nerede olduğumu biliyoruz, yarın ne kadar acı çekeceğimizi biliyoruz da ne oluyor? Günahlarımız bari affedilse ya. Ne de olsa cehennemden farkı yok dünyanın, fani olduğu halde.

Yıldızların hemen altında bir şato yaptım göz nuruyla. Kralın olmadığı bir şatoda kendimi prens ilan ettim. Yeryüzüne indim savaşmak için onun düşmanlarıyla ve elinden tutup çektim karanlıktan aydınlığa… Artık yıldızları göremez oldum. Çünkü güneşi gökyüzüne çıkarmıştım. Ürkekti, layık olduğu yere ellerini bırakmadan getirdim, korkup kaçmasın diye. ‘Hayallerinden neden korkuyorsun’ diye sordum. Hayallerden değil, bir gün bitmesinden korktuğu içinmiş gözlerindeki ıslaklık. İşte bu prenses hiç ağlamayacak artık, ağlayacaksa mutluluktan olsa gerek diye düşüneceğim… Böyle bir dünya var rüyamda. Şimdi neden hiç uyanmak istemediğim anlaşılmıştır herhalde. Rüyamın başına ‘keşke’ koydum, gerçek olmasını bekliyorum artık. Ayrıca büyük bir yanlış olmuş olamaz mı? Senin hak ettiğin kader bu olmasa gerek. Eğer buysa, yalan! Yaşadıklarının hepsi sahte! Rüyalarım daha gerçek prenses…

Emin Buğra Saral

No comments: